Bir bayram sabahı erkenden kalkan Çağrı neşeyle annesinin ve babasının almış olduğu yeni kıyafetleri ve ayakkabısını heyecanla giyinmeye başlamıştı. Bütün kıyafetleri yep yeniydi , kıyafetlerin kokusu tıpkı yeni kitapların kokusuna benziyordu. Kıyafetlerini hiç giymeyip bayram gününe özel olarak saklamıştı. Bayram onu o kadar çok heyecanlandırıyordu ki yerinde duramıyordu. Yumuşak sarı saçlarını yana doğru taradıktan sonra :
-‘’Anneciğim, günaydın şeker bayramın kutlu olsun ‘’ deyip annesinin pamuk kadar yumuşak ellerinden öptü.
Babasınında bayramını kutlayıp elini öptü; ama babasının elleri annesinin elleri kadar yumuşak değildi, sertleşmişti. Çağrı, babasının çok çalıştığının ellerinin o yüzden sertleşmiş olduğunun farkındaydı. Babası Çağrı’nın pamuk kadar yumuşak saçını okşadı ve
-‘’Oğlum bugün seninle lunaparka gideceğiz ; ama çok şeker ya da çikolata yersen lunaparka gitme planımız iptal olacak ‘’ dedi.
Çağrı ,’’holleyyyyy’’ diyerek olduğu yerde zıplamaya başladı ; ama babasıyla bir anlaşma yapmak zorundaydı. Aşırı derecede şeker ya da çikolata yemeyeceğine babasına söz verip, kahvaltılarını yaptılar. Her zamankinden daha fazla yemişti ve göbeği davul gibi şişmişti. Ve göbeğine vurarak şarkı söyleyip gülmeye başladı.
Ceviz adam şip şap şup
Saçı rüzgar vu vu vu
Kaşı keman gıy gıy gıy
Burnu uzun lü lü lü
Karnı davul güm güm güm
Bize güler hah hah hah
Hah hah haaa.
İyice keyiflenmiş ve mutluluktan gözleri parlamaya başlamıştı. Artık arabalarına binip lunaparka gitmek için yola koyulma vakti gelmişti. Bütün oyuncaklara binmek istiyordu. En çokta çarpışan arabalara...Artık lunaparka gelmişlerdi elinde fotoğraf makinası olan bir adam vardı ; ama makinası Çağrı’nın bildiği makinalardan çok farklıydı.
Babası,’’hadi bakalım bugünün hatırası olarak fotoğraf çektirelim’’ dedi ve fotografçı çektiği resmi Çağrıya uzattı.
Çağrı,’’nasıl olurrrrrrrr, fotoğraf şippp şakkk makinanın üstünden hemencik nasılda çıkarrrrr’’ diye şaşkın şaşkın içinden mırıldanırken fotoğrafı sallamasını söyleyen şip şakçı amca resmin birazdan görünmeye başlayacağını söylemişti ve Çağrı fotoğrafı hızlıca sallamaya başlamıştı.Resim ortaya çıkmaya başlayınca bir şaşkınlık daha yaşadı.
-‘’Vayyyyyyy canınaaaaaaaaaaaa’’ dedi.
Şip şakçı amcaya parasını verdikten sonra artık lunaparka girmişlerdi. Kumbarasında biriktirdiği paraların bir kısmını jeton alabilmek için yanına almıştı. Çarpışan arabalara, dönen dolaba ve atlı karıncaya binmek için jetonlarını alıp sırasının gelmesini bekledi. İçi kıpır kıpır heyecanlı bir şekilde oyuncaklara bindi. Doyasıya eğlendi derkennnnnnnn oyuncakların arasında kocamannn bir goril gördü….Çağrı’nın gözleri kos kocaman yerlerinden çıkacakmış gibi açılmıştı. Veee o anda goril hareket edip kollarını sağa sola doğru hareket ettirmeye başlamıştı.O anda kalbinin ağzından çıkacağını hissetti.Ve ayakları hızlı adımlarla geri geri giderken gözlerini , kosss kocaman gorilden alamıyordu. Geri geri giderken bir anda bir şeye çarptı ve o anda arkasına dönüp babasının olduğunu gördü….
Çağrı, ‘’babacığım çok korkuyorum ‘’ deyip sarıldı.
Babası gülümseyerek ‘’ O sadece bir oyuncak Çağrıcığım, büyük bir oyuncak’’ deyip lunaparktan ayrılıp evlerine dönmek için yola koyuldular. Araba yolda ilerlerken, çok korkmasına rağmen eğlenceli zaman geçirdiğini düşünerek iç geçirdi. Ve hikayemiz burada bitti…